Büyük Yakma Tesisleri Yönetimi
Büyük Yakma Tesisleri Yönetimi
BYT Sektörleri

Yakıtların düzenlenmiş yakımı, toplam nominal ısıl girdisi 50 MW veya üzeri olan tüm işletmeleri kapsamaktadır. Ortak bir bacadan deşarj yapan toplam kapasiteleri 50 MW’I aşan 15 MW veya üzeri nominal ısıl girdiye sahip iki veya daha fazla BYT, birlikte tek bir BYT olarak kabul edilir (Endüstriyel Emisyonlar Direktifi Madde 29). 




BYTler genellikle elektrik üretim sektöründe bulunabilirler veya endüstriyel işletmelere doğrudan elektrik sağlarlar, ör. şeker, (petro-) kimya, rafineri, metalürji, tekstil veya kağıt hamuru ve kağıt sektörü. Bağımsız BYT ayrıca merkezi ısıtma tesisleri olarak da bulunabilir. 
 

Türkiye’de enerji üretim sektöründeki termik elektrik santralleri sektörü büyük yakma tesisleri kategorisinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır.

 

 

50 MW eşiğine ilişkin olarak Avrupa Komisyonu, 50 MW altında nominal ısıl girdiye sahip tesislerdeki yakıtların yakımı için hava emisyonlarının maliyet etkin azaltımı için temiz bir potansiyelin mevcut olduğu sonucuna varmıştır.  Komisyon potansiyel düzenleyici eylem için seçeneklerin değerlendirilmesine ilişkin adımların atıldığını açıklamıştır. Bunun sonucunda 2015 yılında orta ölçekli yakma tesislerinden çıkan belirli kirleticilerin hava emisyonlarının sınırlandırılması hakkında (EU) 2015/2193 sayılı Direktif (Ortak Ölçekli Yakma Tesisleri (OYT) Direktifi) kabul edilmiştir. Bu Direktif, 1 MWth veya üzeri ya da 50 MW altı nominal ısıl girdiye tesislerdeki yakıtların yakımından kaynaklanan kirletici emisyonlarını düzenlemektedir.
 

Türk yakma tesisleri, yerel kömür (linyit gibi), ithal kömür, petrol, turba, bitümlü şist ve asfaltit gibi çok çeşitli yakıtlar kullanmaktadır. Türk kömürünün ısıl değeri düşüktür. Bu özellikle linyit için geçerlidir. Petrol ve doğal gazın tamamı ithal edilmektedir. Kömürün yaklaşık %20’si ithal edilmektedir. Türkiye’deki düşük kaliteli linyit, taşkömürü, asfaltit ve bitüm rezervleri oldukça fazladır. Yerli kömür genellikle elektrik üretimine beslenir.

 

Enerji ihtiyacının dörtte biri yenilenebilir kaynaklardan karşılanır ve bunun 2023 yılına kadar %30’a çıkarılması planlanmaktadır. Türkiye’deki yenilenebilir enerji kaynakları prensipte oldukça çeşitlidir: rüzgar, güneş enerjisi, jeotermal enerji, biyokütle ve büyük miktarda hidro elektrik. Uluslararası verilere göre Türkiye 2005 yılında dünyanın en yüksek beşinci doğrudan jeotermal enerji kullanımı ve kapasitesine sahip ülke olmuştur[1].

 

Nükleer elektrik santrallerinin yapımı da gelecekteki enerji tedarik planının bir parçasıdır.




Emisyonlar
 

 

Büyük yakma tesislerinden kaynaklanan çevre etkileri hava, su tüketimi, atık suyun deşarjı ve atık yönetimidir. Hava emisyonlarının seviyeleri büyük oranda yakma prosesinde kullanılan yakıtın türü ve kalitesine bağlıdır. Kömürün kullanıldığı durumda, başlıca kirleticiler ince partiküller, SO2 ve NOx’dir. Diğer kirletici etkiler, metallerden (az miktarda) kaynaklanır ve CO2 emisyonları ciddi iklim etkilerine neden olabilir. Kömür depolama ve karıştırma alanları diğer hava kirletici faaliyetlerdir.


Avrupa'nın en kirletici elektrik santralleri kömür ateşlemeli ve özellikle SO2, NOx ve CO2 yoğunluklu linyit kullananlardır. İyi uygulamanın gösterdiği gibi bu tesislerin neden olduğu kirlilik elektrostatik filtreler ve baca gazı DeNOx sistemleri kullanıldığında ciddi boyutta azaltılabilir.


‘Emisyon Kontrolünün İyileştirilmesi’[2]projesinin nihai raporunda Türkiye’deki elektrik sektörü ülkedeki SO2 emisyonlarının %60’ından ve NOx emisyonlarının %34’ünden sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca rapora göre bu emisyonlar çevre için €8 milyarlık marjinal maliyete neden olmuştur; ‘IPPC projesi’ 2013 Düzenleyici Etki Analizi raporu tarafından doğrulanan hesaplamalar’[3].


AB Endüstriyel Emisyonlar Direktifi Ek V, AB ülkelerindeki BYTler için emisyon sınır değerlerini ve bunların uyumlulukları için bir zaman çizelgesi belirlemektedir. 

 

 


[1] Lund, J. W.; Freeston, D. H.; Boyd, T. L. (2005). "Jeotermal enerjinin doğrudan uyuglanması: 2005 Dünya geneli inceleme"; Geothermics 34 (6): 691–727

[2] Proje TR0802.03-02/001 (2010-2012)

[3] Proje TR0802.04-02/001 (2012-2014)